Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Sessizliğin Beş Çeşidi: Yaşamak istiyorsan SUSMA!
#1
c517e8ef-49ac-485b-8a59-27b73baf1254.jpg
İzmir'in az sayıdaki profesyonel sanat topluluklarından biri olan ve 2011 yılından bu yana seyircisiyle buluşan Tiyatro SALT, bu yıl çağdaş İngiliz yazarlarından Shelagh Stephenson'un Sessizliğin Beş Çeşidi isimli oyununu kattı repertuvarına. Alev Koçer'in Türkçeye çevirip uyarladığı oyun, Bahadır Yüksekşan'ın rejisiyle Mart ayından bu yana sahnelenmekte.
 
Toplumsal yaşamda yaygın olduğu bilinen fakat hakkında konuşmaktan imtina edilen konuları sahneye taşımayı tercih eden ve bunu in-yer-face oyunlarla yapan bir ekip SALT. In-yer-face (in your face), yüzevurumcu tiyatro olarak Türkçeleştirebileceğimiz, hayali ufuk çizgisine değil de seyircinin yüzüne yüzüne oynanan, böylece seyirciyi yalnız seyirci olmaktan çıkarıp katılımcı hale getiren, oyunun bir parçası yapan bir tiyatro akımı. Seçtikleri konuların onları sahneye koyma biçimine fevkalade uygun olduğunu sanıyorum fark ettiniz…
 
Sessizliğin Beş Çeşidi, aile içi şiddete, şiddetin fiziksel, psikolojik, cinsel, çevresel bin bir çeşidine maruz kalan ve yaşamaya -ya da nefes almaya, diyelim- devam edebilmek için günden güne daha da sessizleşen kadınların hikâyesi. Oyun, sessizliklerini bozdukları yerde başlıyor.
 
ac7e4740-181a-41be-87fe-631887c297c2.jpg
"Sizi sevdiğimi biliyorsunuz, değil mi?"
 
Kadınlar sessiz kaldıkça acıları devam etmiş ve maruz kaldıkları şiddetin dozu da çeşidi de sürekli olarak artmış. Kadınların sessizliğine yakın çevrelerinin ve içinde yaşadıkları toplumun sessizliği de eklenince şiddetin yarattığı acı da katlanmış. Kadınlar, sessizlikle örtülmüş bir şiddet sarmalında sıkışıp kalmışlar, ta ki bir cinnet anına kadar.
 
Seyircinin yüzüne yüzüne oynama özgürlüğünün sağladığı avantajlardan biri, buradan da hikâyenize katkıda bulunabilmektir. SALT bu özgürlüğü, seyircinin gözlerinin içine bakmamayı da oyuna katarak kullanmış. Şiddete uğrayan kadınlar hep seyircinin arkasındaki boşluğa, o hayali ufuk çizgisine bakarken şiddeti uygulayan erkeğin seyircinin gözlerinin içine içine bakmaktan bir an olsun vazgeçmemesi, hatta en kışkırtıcı repliklerini hep bu şekilde söylemesi oyunun en gerçekçi, en acıtıcı yönüydü. İnsanı yerinden kalkmaya, cevap vermeye, sessizliğin değil isyanın bir parçası olmak için harekete geçmeye kışkırtan bir oyun…
 
Seyirciyi oturduğu koltukta rahat ettirmeyen, tedirginlik hissini sürekli canlı tutarak devam eden oyunun bütün vuruculuğunu metinden aldığını düşünebilirsiniz, ama hayır, öyle değil. Gerek in-yer-face oyun biçimi, gerekse SALT'ın sizi, siz istemeseniz de oyunun içine alan sahne kurgusu ve mizansen biçimi, hikâyenin yalnızca seyircisi değil birer kahramanı yapıyor sizi. O çirkin sessizliğin bir parçası oluyorsunuz, sessizliğin altıncı çeşidi…
 
Şiddetin şiddeti nasıl doğurduğunu, şiddetin nasıl içselleştirilip normalleştirildiğini şiddeti mazur göstermeden anlatan oldukça sade ve vurucu bir metin bu. Üstelik kendi sorduğu soruların yanıtını da kendisi veriyor, şiddet sarmalını gizlemek için tek bir sessizliğin yetmediğini, sessizliğin en az beş çeşidinin gerekli olduğunu; şiddetten kurtulma yolunda ise sessizliği bozan tek bir kişinin on kaplan gücünde olduğunu çok net bir biçimde gösteriyor.
 
Şiddet çeşit çeşit, sessizlik de öyle. Çözüm içinse tek bir şey yeterli: Kadınlara çoğunlukla tam tersi söylenir ama - Yaşamak istiyorsan SUSMA!
 1032cb75-dcb2-45fb-8a39-5385d67b2dbc.jpg






kaynak:ranini.tv
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping