Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Şiir Nedir?
#1
siir.jpg


Duygu, çağrışım ve izlenimlerin dizeler halinde dile getirildiği söz sanatıdır şiir. Hiçbir zaman kesin ve tam bir tanımına ulaşılamayan türlerden biridir ve çok genel olarak şiir, düzyazı dışında kalan bir anlatım biçimi olarak nitelendirilebilir. Ama şiiri düzyazıdan ayıran yegâne özelliği, dizeler halinde yazılması değildir. Diğer yazınsal türlerden farklı olarak şiirde çağrışım, imge, sezgi, duyular, duygular önemli bir yer tutar. Anlatım daha kapalı, söyleyiş daha müzikal ve etkili, duygular daha güçlü, algılar daha ön plandadır. Şiirde tanrısal bir yücelik, büyüleyici bir güzellik, çözülemez bir gizem, sözcükleri ve sesleri birbirinden ayrılamaz bir ezgi vardır.

Şiir, dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünseldeneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır.

Valery’nin tanımından hareket eden Suut Kemal Yetkin, yürüyüş ile raks (dans) arasındaki farkı, düzyazı ile şiir arasındaki farka benzetir ve “Şiir bu kadar esrarlı ve çözülemez bir terkip olduğuna göre, nesre çevrildiği zaman şiirliğini koruyan bir şiir tasavvur olunamadığı gibi, nesrin nazma sokulmasıyla elde edilen bir şiir de öylece tasavvur olunamaz. Ve gene bir öylece bir şaire şunu veya bunu anlatmalısın demek kadar manasız bir şey olamaz. Zaten şair bir şey anlatmaz, anlattığı zaman da şair olmaz” der. İlk şiirlerin insanoğlunun dinsel törenlerine eşlik ettiği, bilinen bir gerçektir. Çağlara ve toplumlara göre şiir beğenileri, mükemmel şiirin ölçüleri değişse de, iyi şiirin nitelikleri hemen hemen her dilde ve kültürde yukarıda belirttiğimiz ortaklıkları taşır. Destanlar, ninniler, türküler, ağıtlar, insanoğlunun ilk sözlü sanat ürünleri ve ilk şiirleridir aynı zamanda.

Ahmet Haşim, “Şiir, bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır” diye tanımlar şiiri; J. Cocteau “Ne masayı anlatacağım diye masa kelimesini kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş kelimesini, ne de aşkı anlatacağım diye aşk kelimesini” der; Salah Birsel’se Şiirin İlkeleri’nde aynı konuda şunu söyler: “Doğrusu şiirin hiçbir anlamı olmaması değil, şiirin o anlamı bağırmaması gerekir“. Bu tanımlardan, şiirin işlevinin anlatmak değil, duyurmak yani hissettirmek olduğu sonucuna ulaşabiliriz. İlhan Berk de “Anlamla Yola Çıkılmaz: Şiir Bir Şey Anlatmaz. Anlaşılmak İçin de Değildir” başlıklı yazısında aynı noktaya değinir:




Bir şiiri anladığımızı söylemek çok su götürür. Bunu yalnız büyük bir şiir için değil, orta halli bir şiir için bile söylemek zordur. İyi bir şiir anlamla yola çıkmaya her zaman engeldir. Her şeyden önce bir şiirden bir düzyazıdan anladığımız anlamada bir anlam beklemek, ona öyle yaklaşmak şiirin doğasına aykırıdır. İyi bir şiir bir şey anlatmak şöyle dursun, ona uzaktan yakından yanaşmaz; arkasını döner. Anlatılmaz olanladır onun çabası, savaşımı. Ordadır gözü, ordan seslenir, bakar. Böyle bir şiirde anlama sarılmak işe yaramaz. Bunda usun da yararı yoktur. Usla yaklaşmak şiiri bütün bütün çıkmaza sokar. (…) Oktay Rifat bunun için “Akılla yazılan şiir en kötüdür bence” diyecektir.

Behçet Necatigil’in şiirle gerçeklik ve bilgi arasında kurduğu bağ da İlhan Berk’inkine benzer: “Şiir bir sorun, bir durum üzerine ölçülü konuşan, susunca da bizim düşünmemizi bekleyen bir olgunluktur, bir kıvamını bulmadır” derken şairin söylediği, sadece sanatçının değil, okurun da şiire kattıklarını düşündürür.

Şiiri diğer türlerden ayıran en önemli fark, gerçeği imgelerle anlatması ve her okuyanda farklı bir etki, izlenim, çağrışım yaratmasıdır. “Güneş batıyor” cümlesi, duyan her kişi tarafından aynı şekilde algılanırken “Gün çingeneler gibi göçebeydi ufukta” (Cahit Sıtkı Tarancı) dizesinin her duyanda farklı bir etki yaratması, imgenin gücünü gösterir.

Şiirsel sözün düz yazısal sözden en büyük farklarından biri de, şairin sözcüklerin ezgisini yakalamasıdır. İlk anda müzikal etkiyi sağlayan şeyin ölçü ve uyak olduğu düşünülebilir ama modern şiirde bu türden biçimsel öğelerin hiç kullanılmadığını anımsamak gerekir. Yine de şiirsel etkiyi sağlayan nedir o halde? Fuzulî’nin bir gazelinde geçen “Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım” dizesindeki müziği yaratan sadece vezin olabilir mi? Sözcüklerin yerini değiştirirsek, sadece vezin vezin, google mi bozulur? Dizenin ruhunda da büyük bir değişiklik oluşmaz mı? Benzer şekilde Cemal Süreya’nın art arda gelen yirmi şiirinin son dizesini oluşturan “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizesinde ölçüden de uyakian da fazlası yok mu?

İnsanoğlunun ilk edebî yaratısı, şiirdir aslında. Ve başlangıçta, şiir, dans, müzik, tiyatro daima iç içedir; yüzyıllar geçtikçe bu sanatsal etkinlikler birbirinden ayrılır ama birbiriyle bağı yine de hiç kopmaz. Nitekim edebiyatta ilk kuramsal değerlendirmeleri içeren Poetika adlı eserinde Aristoteles, “şiir” derken tiyatrodan söz etmektedir; çünkü Antik Yunan’da tiyatro ve şiir birbirini tamamlayan türlerdi.

alıntı
Ara
Cevapla
#2
Şiir nedir?

Şiir, genel manasıyla dilin ve nazmın kişisel ve üstün bir zevkle bir arada kullanımından ortaya çıkan bir sanat eseridir. Bu tanım üzerinde genel bir konsensüs olmamasına rağmen, bu şekilde tarif edilebilir. Şiirler, görüntü olarak mısralardan ve mısra kümelerinden meydana gelmektedir. Şiirlerle ilgili birçok şey söylenmiştir. Bu söylenenlerin tamamı, şiirin bir yönünü ele alan ve öne çıkaran sözler ve tanımlamalardır. Bunların hiçbiri, şiiri tam manasıyla tanımlayan ve açıklayan anlatımlar olamamıştır.

Şiir çeşitleri

Farklı türlerde yazılan şiirler vardır. Bunlar anlatımlarına göre isimlendirilmektedirler:

Lirik şiirler: Coşkunluk ve içlilik olan şiirlerdir. Yani, fikir ve bilgi maçlı değil, daha ziyade duyguları öne çıkaran, gönle hitap eden, estetik ve heyecan uyandıran şiirlerdir.

Epik şiirler: İçeriğinde kahramanlık, vatan sevgisi, yiğitlik ve savaş unsurları bulunan şiirlerdir. Hamasi ve destani şiirlerde denilebilir.

Didaktik şiirler: Bir bilgi, fikir veya bir şeyi öğretmek maksatlı olan şiirlere verilen isimdir.

Pastoral şiirler: Doğa ve tabiatın güzelliklerini, kır ve çoban hayatını tüm çıplaklığıyla ortaya koyan, bunlarla duygusal bir bağ kurulmasını ve sevgi uyandırmayı amaçlayan şiirlerdir.

Satirik şiirler: İnsan hayatının kusurlu yönlerini ortaya koymak için yazılan yergi içeren şiirlerdir.

Şiirin kavramları

Şiir, nesirden yani düz yazıdan ölçü, mısra ve ahenk gibi unsurlarla ayrılmaktadır.

Şiir diğer adıyla nazım biçiminde olan yazılara manzum, bunların her bir parçasına da manzume denmektedir.

Mısra: Ölçülü ve anlamı olan bir satırlık nazım birimine mısra ya da dize denmektedir.

Nazım Birimi: Şiiri meydana getiren mısra ( dize ) kümelerine nazım birimi denmektedir. Dörtlük, bend veya beyit.

Beyit: Ölçüsü aynı olan ve anlam itibariyle bütünlük oluşturan, iki dizeden meydana gelen nazım birimine verilen isimdir.

Ölçü: Dizelerin hece sayılarına ya da hecelerin ses değerine bağlı olarak uyum içinde olmalarına ölçü ya da vezin denilmektedir.

Hece Ölçüsü: Dizeleri meydana getiren sözcüklerin hece sayılarının eşit olmasına dayandırılan bir ölçüdür. Hece ölçüsü olan şiirler okunurken, bazı yerlerinde durulmaktadır ve bu yerlere durak denilmektedir. Bu durak yerleri sözcüğün sonunda olurlar.

Aruz Ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin kısalığına ve uzunluğuna bağlı olarak, açık veya kapalı olmasına göre düzenlenmesine denmektedir. Kısa heceler nokta ( . ) ile uzun heceler de çizgi ( – ) ile gösterilmektedir.

Serbest Ölçü: Aruz ölçüsündeki gibi hecelerin uzunluk veya kısalıkları dikkate alınmaz. Buna serbest ölçü denmektedir.

İmale: Aruz vezni kalıbına uyum sağlamak için, kısa hecelerin uzun hece olarak sayılmasına denilmektedir.

Zihaf: Bu ölçü ise, uzun olan hecelerin kısa olarak okunmasıdır.
kaynak: http://www.mailce.com/siir-nedir-siir-cesitleri-ve-kavramlari.html
Ara
Cevapla
#3
Her toplumda ilk önce şiir meydana çıkmış, günlük hayatta kullanılan düzyazı, ancak yazının bulunmasından sonra sanat alanına giriş yapmıştır. Yani, düzyazıdan oluşan edebiyat türleri, şiire göre oldukça yenidir ve edebiyat şiirle başlamıştır.

Şiirin herkesçe kabul edilen belli bir tanımı yoktur. Şiir kavramının tek bir tanıma dayanmadığı, zaman zaman birbiriyle çelişen tanımlar yapılabildiği görülmüştür.

Farklı sanat anlayışlarına bağlı olarak şiirin pek çok tanımları yapılmış ve hatta onun tanımlanamayacağı bile ileri sürülmüştür. Bazıları şiir için,nesir olmayan şey demişlerdir; fakat bu anlatım, şiirin özelliklerinin hepsini aktarmaktan uzaktır.

Şiir, zengin hayal dünyasıyla, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanılmasıyla meydana gelen edebiyat türü olarak açıklanabilir; ama günümüzde şiirin tanımlanan özelliklerine meydan okuyarak şiir kaleme alan şairler de mevcuttur. Şiirde günlük dilin sözcüklerine değişik ve özel anlamlar verilir. Duygular, düşünceler ve gözlemler bazı hayallerden, sembollerden, söz sanatlarından yararlanılarak anlatılır. Bazı şiirler kafiye ve ölçü gibi kurallara dayanarak yazılır, bazıları ise biçim bakımından serbest yazılır.
kaynak: http://www.bilgiustam.com/siir-nedir/
Ara
Cevapla
#4
Şiir, dilin anlam, ses ve ritim öğelerini belli düzen içinde kullanarak; bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatı olarak tanımlanabilir. Şiirin tanımı için çeşitli sanat anlayışlarına göre farklı yaklaşımlar yapılmış, hatta şiirin tanımlanamayacağı da öne sürülmüştür.
Ancak şu bilinmelidir ki şiir; bir insanın şiir şudur, şiir budur gibi tanımlarına sığmayacak kadar büyük güçlü ve bir okadar da güzeldir. şiir bir ilham işidir, şiir içten gelerek kişinin (şairin) isteği dışında oluşan bir özelliktir. Şaire düşen bunu not ederek farklı bir boyut kazandırmak somutlaştırmaktır. Şiiri herkes, her istediğinde, her yerde yazamaz. Şiir yazmak bir yetenektir. Ancak üç beş dizeyi sanatsal yönden düzenlenmiş şekilde herkes yazabilir. onun madden bir değeri, hoşluğu olabilir ancak manen. duygusal bir değeri olamaz içten gelere yazılmazsa.
Kısaca şiir şairin kalbinden kaleme, kalemden kağıda dökülen duyguların yorumudur, bestesidir, tercümanıdır.
Ara
Cevapla
#5
Şiir kelime anlamı olarak "bilme tanıma anlama" manasındadır. Bizim için asıl önemli olan ıstılah (terim) manasıdır. Fakat eski zamanlardan günümüze kadar binlerce şiir tanımı yapılmıştır. Her yazarın veya her şairin kendisine göre bir şiir tanımı vardır...

Zengin sembollerle ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimidir" şeklinde tarif eder. Osmanlı döneminde genel olarak “mevzun ve mukaffa söz” yani vezinli ve kafiyeli söztanımı kabul olunmuştur.
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 2 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping